Afrika’nın güneybatısında, yaklaşık 1600 kilometre Atlas Okyanusu kıyıları boyunca uzanan Namib, yaklaşık 160 bin kilometrekarelik yüzölçümüyle, güney yarım kürenin en büyük çölleri arasında yer alıyor.
ABD Havacılık ve Uzay Ajansı’na (NASA) göre, en az 50 milyon yaşında olduğu tahmin edilen Namib, dünyanın en eski çölü kabul ediliyor. Çöl, aynı zamanda dünyanın en yüksek kumullarından bazılarına ev sahipliği yapıyor.
Namib Çölü, Güney Amerika’daki Atacama Çölü ile birlikte dünyanın en kurak çöllerinden biri olarak gösteriliyor.
En seyrek nüfuslu ülkelerden biri
Namib ve Kalahari olmak üzere iki büyük çöle ev sahipliği yapan Namibya da dünyanın en kurak ülkeleri arasında bulunuyor.
İsmini Namib Çölü’nden alan ülkenin yaklaşık 824 bin kilometrekarelik geniş topraklarında, 2,5 milyona yakın insan yaşıyor. Bu durum, Namibya’yı, dünyanın en seyrek nüfuslu ülkeleri listesinde en üst sıralara taşıyor.
Namib’in onlarca milyon yıldır güneşin altında pişen kızgın kızıl kumları ve son derece kısıtlı su kaynakları, burayı ülkenin en düşük nüfus yoğunluğuna sahip bölgesi haline getiriyor.
Çölün büyük bölümü özel mülkiyete ait çok geniş arazilerden oluşuyor. Bu araziler üzerindeki çiftlik ve turistik konaklama tesisleri bulunuyor.
Namibya topraklarının yaklaşık yarısında olduğu gibi, Namib Çölü’nde de arazilerin çoğu Alman ve Güney Afrika sömürge döneminde buraya yerleşmiş Avrupa kökenli ailelerin elinde bulunuyor.
Sossusvlei
Namibya’da turizm sektörü ekonominin ana gelir kaynaklarından birisi. Namib Çölü, ülkede turistlerin en çok ziyaret ettikleri yerlerin başında geliyor.
“Sossusvlei” ise Namib Çölü’nün en ünlü mekanlarından biri. Yüksek kum tepeleriyle çevrili bir tuzla ve kil tavası olan Sossusvlei, yerel dilde “çıkmaz bataklık” anlamına geliyor.
“Big Daddy”, “Dune 40” ve “Dune 45” gibi dev kumullarıyla ünlü Sossusvlei, çoğunluğu 200 metreden yüksek çok sayıda kum tepesine ev sahipliği yapıyor.
Deadvlei
Kızıl dev kumulların arasında bembeyaz uzanan bir kil tavası olan “Deadvlei” ise Sossuvlei’nin ve hatta Namib Çölü’nün en ikonik mekanları arasında başı çekiyor.
Yerel dilde “ölü bataklık” anlamına gelen bu yer, beyaz kil zemin üzerinde yükselen, yüzlerce yıl önce kurumuş ölü ağaç iskeletleriyle, fotoğraf meraklılarını cezbediyor.
Buraya Sossusvlei üzerinden, zemini son derece bozuk bir yoldan, yalnızca dört çeker araçlarla ulaşım sağlanabiliyor. Deadvlei’yi görmek için ayrıca yaklaşık 2 kilometrelik zorlu bir yürüyüş parkurunu da geçmek gerekiyor.
Çölün en kurak ve sıcak yerlerinden biri olan bu bölgede gezerken kızgın kumların ayakları yakmaması için mutlaka uygun ayakkabı, uzun çorap ile şapka giyilmesi ve bolca su bulundurulması tavsiye ediliyor.
Rengini demirin oksitlenmesinden alıyor
Namib’in kızgın kızıl kumları ise renklerini çölün barındırdığı zengin demir cevherinin oksitlenmesinden alıyor.
Çöldeki kumulların en kızılları, oksitlenme derecesinden dolayı aynı zamanda en yaşlı kumullar oluyor.
Ulaşım, konaklama, güvenlik
Türkiye’den Namibya’ya ulaşım genellikle Güney Afrika Cumhuriyeti ve Etiyopya üzerinden sağlanıyor.
Cape Town ve Johannesburg’dan, Namibya’nın başkenti Windhoek’a ve ünlü sahil kenti Swakopmund’a her gün düzenli seferler gerçekleştiriliyor.
Sossusvlei’ye ulaşım Swakopmund veya Windhoek üzerinden yaklaşık 400 kilometrelik kara yolculuğuyla sağlanabiliyor.
Namib Çölü çevresinde konaklama, genellikle özel çiftliklerdeki konaklama tesislerinde gerçekleştiriliyor. Bölgede bulunan çok sayıda kamp alanı da ziyaretçilere çölün ortasında kamp yapma imkanı sunuyor.
Çölün çevresi, ülkenin ve bölgenin en güvenli yerleri arasında bulunuyor. (AA)